İŞ KAZASINDAN KAYNAKLI ALACAK DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ
BAKIRKÖY X İŞ MAHKEMESİ'NE
DOSYA NO 2023/X Esas
DAVALI X İnşaat (V.N 42286831374)
ADRES
VEKİLİ Av. Şevval Taşkın (SİCİL NO)
ADRES
DAVACI İSİM SOYİSİM (TC)
ADRES
VEKİLİ Av. (SİCİL NO)
ADRES
KONU Davaya cevaplarımızın sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR
Mahkemenizin yukarıda esas numarası yazılı dosyasının dava dilekçesi tarafımıza X tarihinde UETS aracılığıyla tebliğ edilmiş olup yasal süresi içinde cevap dilekçemizi sunuyoruz.
Davacı, dava dilekçesinde özetle; davacı tarafın; 29.09.2022 tarihinde, X adresinde bulunan inşaatta demirci ustası olarak işe başladığını, inşaatın kolonlarını taşıyacak bir alet ya da makine bulunmadığından dolayı diğer işçi X ile birlikte kolonları taşıdığını, kolonları taşıma esnasında yere düşen kolonun davalının sol elinin üzerine düşmüş olduğunu, davalının gereken tedaviyi görmesine rağmen sol elinin tamamen kullanamadığını işbu sebeple iş kazası nedeniyle maddi- manevi tazminat, maluliyet sebebiyle geçici/sürekli iş gücü kaybı tazminatı, kazanç kaybı tazminatı olmak üzere toplam 100.000 TL'lik tazminat davasını huzurda ikame etmiştir. Davacının gerçeği yansıtmayan ve kötü niyetli olarak ikame ettiği işbu davanın reddi gerekmektedir.
Şöyle ki;
A. USULE İLİŞKİN AÇIKLAMALARIMIZ:
1. Davanın Müvekkil Yönünden Husumet Yokluğu Nedeniyle Reddi Gerekmektedir.
Davacı tarafın iş kazasının gerçekleştiği yer olarak iddia ettiği X adresindeki şantiyenin müteahidi müvekkilin kardeşi olan Lütfü X'dir. İşbu sebeple şantiye üzerinde tüm işlemleri yapmaya yetkili kişi Lütfü X olmakla birlikte şantiyede çalışan işçilerin işveren sıfatına da Lütfü X haiz bulunmaktadır. Bu mühim husus ekte sunulan belgeyle de sairdir. İşbu sebeble huzurdaki davanın müvekkil yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekmektedir. (Ek1-Yapı Denetim Seviye Tespit Tutanağı)
2. Dava, Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan İş Kazası Tespiti Yapılmadan Usule Aykırı İkame Edilmiştir.
Dosyada mübrez olan davacının sunmuş olduğu delil tespiti dilekçesinden de anlaşılacağı üzere davacı taraf, Sosyal Güvenlik Kurumu'na sadece iş kazası bildiriminde bulunmuştur. Henüz ilgili kurumdan yaşanılan olayın bir iş kazası olduğunda dair yapılması gereken tahkikat sonuçlanmamıştır. Nitekim, Sosyal Güvenlik Kurumu’na iş kazası bildirimi yapılmadan ve olayın iş kazası olup olmadığı tespit edilmeden doğrudan iş kazası nedeniyle tazminat davası açılması durumunda, Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan iş kazası tespit tutanağı dosyaya eklenene kadar huzurdaki dava bakımından bekletici mesele gündeme gelmelidir.
3. Davacı Tarafın İkame Ettiği Davanın Niteliği Anlaşılmamaktadır.
Davacı taraf mahkemenize sunulan dava dilekçesinde davanın konusu bölümünde; HMK 107. Maddesi'nden bahsetmiş olup, ikame etmek istediği davanın bir belirsiz alacak davası olduğunu belirtirken, kısmi alacak davasına ait olan ''fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla'' ibaresini de kulanmış olup bu usuli hata, ikame edilen davanın türü konusunda çelişkiye sebep olmaktadır. Zira ''fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak üzere'' ifadesi; tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Ayrıca dava dilekçesinde tazminat taleplerini kalem kalem 25.000 TL olmak kaydıyla göstermesi ikame edilen davanın niteliği konusunda çelişkiye neden olmaktadır. İşbu sebeplerle huzurda ikame edilen davanın usulden reddi gerekmektedir.
4. Davacı Tarafın Manevi Tazminat Talebini Saklı Tutması Mümkün Değildir.
Davacı dava dilekçesinin talep bölümünde, ''manevi tazminat hakkı bakımından tüm talep ve dava haklarını saklı tutması yahut ıslah yolu ile manevi tazminat talebini ileri sürme hakkını saklı tutması'' manevi tazminatın mahiyetine uygun düşmeyen hukuken geçersiz bir talepten ibarettir. Zira manevi zarar bir bütündür, hukuka aykırı fiilin işlendiği anda duyulan acı, elem ve üzüntüyü ifade etmektedir. Manevi tazminat, hukuka aykırı fiille sınırlı olup zaman yayılamaz; buna bağlı olarak, davacının manevi tazminat olarak para talep ettiği hallerde tazminat miktarının zaman içinde artması veya azalması söz konusu olmaz. Başka bir deyişle, davacı uğradığı manevi zararın karşılığı olarak para olarak talep edecekse, davanın başında, dava dilekçesinde sabit bir rakam ileri sürmek suretiyle böyle bir talepte bulunmalıdır. Nitekim Yargıtay'ın görüşü de bu yöndedir;
''...bir olayda duyulan elem ve acı ve bunun karşılığı istenecek manevi tazminat miktarı bir bütündür. Bölünerek zaman zaman talep ve dava konusu yapılamaz, fazlaya ilişkin hak saklı tutulamaz ...” (9 HD., T. 28.11.1989 1989/7948 Esas, 1989/10423 Karar)
Arz ve izah olunan sebebler ile, davacının manevi tazminatın mahiyetine uygun düşmeyen talebi usul ve yasaya aykırıdır.
B.ESASA İLİŞKİN AÇIKLAMALARIMIZ:
1. Davacı Taraf İle Müvekkil Arasında İşveren-İşçi İlişkisi Mevcut Değildir.
X'İin müteahitliğini yaptığı İnşaat, 29.09.2022 tarihinde X adresindeki şantiyede hafriyat işlemini gerçekleştirmektedir.
Davacı, 29.09.2022 tarihinde X, şantiyede iş görmekte olan demirci ustalarının yanına gelip, bir fabrikada çalıştığını, inşaat işçiliğini hep merak ettiğini bu sebeple kendini test etmek amacıyla inşaat çalışmasına katılmak istediğini ifade etmiştir. Demirci ustaları şantiyede işçi almaya yetkili kişi bulunmadığından ''elemana ihtiyacımız yok' ifadesiyle davacıyı nezaket çerçevesinde reddetmiştir. Buna rağmen ısrarcı olan davacı çalışmalara yardım amacıyla katılmıştır. İnşaat işlerinde daha önceden tecrübesi bulunmadığından gereken özeni ve dikkati sergilememiştir. İnşaat malzemesini taşırken sol elinin üzerine düşürmek suretiyle kendini yaralamıştır. Akabinde müvekkil kanunen bir yükümlülükleri olmamasına rağmen salt iyi niyetle davacıyı X Devlet Hastanesi'ne götürmüş davacıya ilk müdahale burada gerçekleşmiştir. Nitekim bu iddiamız davacının dava dilekçesinde ikrar edilmiştir. Anlatılan tüm bu hususlar tanık delillerimizle sabittir.
Ezcümle, taraflar arasında işveren ile işçi ilişkisi mevcut değildir. Zira davacının, İş Kanunu'na göre işçi sıfatına haiz olabilmesi için '''işçinin işi bir ücret karşılığı yapması'' koşulu aranmaktadır. Ancak davacı demirci ustalarının ''elemana ihtiyaç yok'' cümlesine rağmen kendisine bir ücret ödenmeyeceğinin bilinciyle gönüllü çalışmıştır. Davacı; İş Kanunu'nun 2. Maddesindeki işçi tanımına uygun düşmemektedir. Açıklanan bu sebeplerle davacının yaşadığı kaza iş kazası niteliğinde değildir.
2. Davacının İddiaları Gerçeğe Aykırı Ve Hukuki Dayanaktan Yoksundur.
Dava dilekçesinde, davacının iş kazası nedeniyle sol elini tamamen kullanamadığını bu sebeple geçici veya sürekli iş görememezlik ödeneği talep etmiştir. Mamafih, davacının dava dilekçesinde ibraz ettiği hastane raporu davacının iddialarıyla örtüşmemektedir. İşbu raporda hastanede yatış tarihi 29.09.2022, çıkışı ise 30.09.2022 tarihidir. Anlaşılacağı üzere davacının tedavisi sadece 1 gün olup, sürekli bir iş görememezlik durumu arz edecek bir malullük söz konusu değildir. Sağlık Kurulu raporunda; davacının ''sadece sol el 4. parmakta kırık olduğuna dair'' kanaatte bulunmuştur. Nitekim davacı, ''sol elin tamamen işlevini yitirmesi'' iddiasına ilişkin bir tetkik raporu da sunmamıştır. Bununla birlikte taraflar arasında bir işveren-işçi ilişkisi bulunmadığından davacının müvekkilden geçici iş görememezlik ödeneği talebi hukuken geçersizdir.
Hulâsa, davacının iddiaları hukuki dayanaktan yoksun olmakla birlikte bu iddialarını ispata yönelik bir somut delili bulunmamaktadır. Huzurda tamamen keyfi ve haksız ikame edilen davanın reddini talep ederiz.
HUKUKİ
SEBEPLER İK, HMK, ve ilgili sair mevzuat.
HUKUKİ
DELİLLER Tanık, bilirkişi incelmesi, keşif, yemin, karşı tarafın göstereceği delillerle karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydı ile yasal her türlü delil.
SONUÇ
ve TALEP Yukarıda açıklanan nedenlerle ve mahkemenizce r'esen gözetilecek sebeplerle;
1- Hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine,
2. Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep ederiz.
Saygılarımızla.
Davalı Vekili
Av. Şevval Taşkın